Erzurum'da kadına yönelik şiddet ve cinayetler, toplumsal bir yaradır. Şiddet, toplumları derinden etkileyen bir olgu haline gelir. Kadın cinayetleri, çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine neden olurken, hayatta kalanları da derin yaralarla bırakır. Toplumdaki cinsiyet eşitsizliği, bu sıkıntıları daha da derinleştirir. Kadınların kendilerini güvende hissetmemesi, aile içi şiddetin yaygınlığı gibi faktörler, kadına yönelik şiddetin artışına zemin hazırlar. Erzurum'da bu durumun önlenebilmesi için toplumsal farkındalık artırılmalı, destek mekanizmaları güçlendirilmelidir. Kadınların hakları konusunda yeterince bilgi sahibi olması, çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi için hayati öneme sahiptir.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadınların hayatını zorlaştıran en önemli faktörlerden biridir. Erzurum'da bu eşitsizlik, pek çok alanda kendini gösterir. Kadınlara yönelik ayrımcılık, eğitimden işe alım süreçlerine kadar uzanır. Eğitime erişim kısıtlandıktan sonra, kadınların toplumda üstlenebileceği roller azalmış olur. Bu durum, sadece bireyleri değil, bütün toplumları olumsuz etkiler. Kadınların iş gücüne katılım oranlarının düşmesi, ekonomik büyümeyi de olumsuz yönde etkiler. Sadece ekonomik anlamda değil, sosyal ve kültürel bakımdan da cinsiyet eşitsizliği Türkiye’nin birçok yerinde yaygın olarak görülür.
Söz konusu eşitsizlik aynı zamanda kadınların kendilerini ifade etme biçimlerini de etkiler. Toplumdaki birçok birey, kadınların belirli alanlarda var olmasını da bir tehdit olarak algılayabilir. Kadınların toplumda etkin bir şekilde rol alması gerektiği gerçeği göz ardı edilir. Şu noktada, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kökenlerine inmek ve bu eşitsizliği daha iyi anlamak önemli hale gelir. Cinsiyet eşitsizliği ile mücadele amacıyla yapılması gerekenler arasında, toplumsal farkındalığın artırılması ve cinsiyet eşitliğinin teşvik edilmesi vardır.
Aile içi şiddet, kadına yönelik şiddetin en yaygın şekillerinden biridir. Erzurum gibi pek çok bölgede, aile içi çatışmaların sıklığı artmaktadır. Şiddet, bireylerin yaşamını olumsuz etkiler, ruhsal ve fiziksel sağlığı tehdit eder. Kadınlar, aile içi şiddet nedeniyle hem fiziksel hem de psikolojik travmalar yaşayabilir. Bu durum, aile dinamiklerini de olumsuz yönde etkiler. Şiddet içermeyen bir aile ortamında büyüyen çocuklar, sağlıklı bireyler olarak yetişme şansına sahip olurken, şiddet gören çocuklar da bu döngünün içerisine dahil olmaktadır.
Aile içi şiddetin bir diğer boyutu, sosyal alanda yarattığı tahribattır. Kadınların kendilerine olan güveni azalır. Güçlü bir kadın imajının toplumda var olmaması, toplumsal normları da zayıflatır. Bu nedenle aile içindeki şiddete karşı durmak, sadece mağdur olan kadını değil, onun çevresindeki bireyleri de olumlu yönde etkiler. Aile içinde sağlıklı iletişim metodlarının geliştirilmesi, şiddetin önlenmesine yönelik önemli bir adım olacaktır. Aile içi şiddet konusunda özellikle eğitim programlarının artırılması ve farkındalık oluşturulması, bu şiddet döngüsünün kırılmasına yardımcı olur.
Kadınların güvenliği, toplumun huzurunun en önemli unsurlarından biridir. Erzurum gibi yerlerde kadınlar, güvenli bir şekilde yaşamaktan yoksundur. Sokaklarda, iş yerlerinde ve evlerinde kadınlar, her türlü şiddete karşı savunmasız kalmaktadır. Bu koşullar altında, kadınlar kendilerini koruma konusunda çeşitli önlemler almak zorunda kalır. Güvenlik hissi, sadece fiziksel değil, zihinsel ve duygusal bakımından da önem taşır. Kadınların kendilerini güvende hissetmemesi, aile dinamiklerinden toplumsal ilişkilere kadar geniş bir yelpazede olumsuz etkilere neden olur.
Toplumda güvenli bir ortam sağlamak için çeşitli mekanizmaların kurulması gerekir. Kadınların güvenlik ihtiyaçlarına yönelik özel programlar oluşturulmalıdır. Örneğin, kadınların şiddet durumunda kolay erişebileceği destek hatları ve güvenli sığınma evlerinin sayılarının artırılması önem taşır. Bilinçlendirme çalışmaları, toplumun her kesimine ulaşarak kadınları güçlendirmeye yardımcı olur. Böylece, kadınların güçlü bir birey olarak toplumda yer alması sağlanır ve herkes için güvenli bir ortam oluşturulmuş olur.
Erzurum'da kadın cinayetlerinin önlenmesi için toplumsal bir farkındalık oluşturulmalıdır. Bu amaç doğrultusunda, toplumsal eğitim programları düzenlemek oldukça faydalıdır. Okullarda, üniversitelerde ve iş yerlerinde kadına yönelik şiddetle ilgili seminerler verilmeli, insanlara bu konuda doğru bilgiler sunulmalıdır. Yerel yönetimlerin, kadın hakları konusunda hassasiyet göstermek adına sosyal projelere destek vermesi gereklidir. Bu sayede toplumsal duyarlılık artırılabilir ve kadınların yaşadığı sorunların üstesinden gelinmesine katkı sağlanır.
Destek mekanizmalarının doğru bir şekilde organize edilmesi, kadınların yaşam kalitesini artırır. Şu aşamada, yerel kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri önemli bir rol oynar. Kadınların kendi haklarının farkında olması, bu mücadelede kritik bir adımdır. Kadınlar destek aldıklarında daha kuvvetli ve etkin bireyler olurlar. Kadın cinayetleriyle mücadele, yalnızca bir olayın önlenmesi değil; aynı zamanda daha adil, eşitlikçi bir toplum yaratma yolunda atılacak önemli bir adımdır.